Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Temmuz, 2017 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Benden Tam Destek : Aleyna Tilki

Herkese merhaba! Bu seferki yazım Aleyna Tilki hakkında olacak. Gerek sosyal medyada, gerek televizyonda illa ki gördüğümüz bir isim. Ve aynı zamanda da bana göre çok tatlı bir insan. Dün yeni klibini yayınladı ve o kadar sevdim ki 2 gündür neredeyse dinlediğim tek şarkı o oldu. Ayrıca bugün de onunla yaşıt oldum. Şimdi sizlere onun almış olduğu yorumlardan, söylenen nefret dolu sözlerden bahsedeceğim. Görüldüğü gibi şarkının sözlerinin Aleyna Tilki'ye ait olmaması bile eleştiriye layık görülmüş. Ve hatta, klibin sonunda ananası kesmesi bile konuşulmuş inanabiliyor musunuz? Bakın arkadaşlar, bu kız daha 17 yaşında. Yaşıtım, ben de onun gibi kötü sözlere maruz kalıyorum ve gerçekten çok acı verici bir durum. Şarkıyı dinlemeden direkt disslike atıp bırakanlar var. Neden kızın emeklerini göz önünde bulundurmuyorsunuz ki? Hatta kötü yorumlar bu kadar da değil. Gerçekten hepsini buraya koysam insan okurken daralıyor. Ben şarkıyı da klibi de kızın kendisini de çok sevi

Doğum Günüm ve Mesaj Bile Atmayan Bff'm

Herkese merhabalar! Bugün benim doğum günüm. Evet, aslında asıl amacım bunu söylemek değil ama olsun. Size bir kararımdan söz edeceğim. Öncelikle bff dediğim insan, aktif olduğu halde bana "Doğum günün kutlu olsun" bile yazmadı. Evet! Ve ayrıca, bir haftadır da konuşmuyoruz. Gerçekten o kadar berbat hissediyorum ki. Ben ise onun doğum günü için ne planlar yapmıştım. Neyse, artık kararıma gelelim. Bundan böyle ona bff demeyeceğim, ona verdiğim değerlerin birçoğunu geri alacağım ve o bana mesaj atmadığı müddetçe ben de ona atmayacağım. Yani demek oluyor ki, artık hiç arkadaşım yok. Sadece onunla konuşur, onunla ilgilenirdim. Şimdi ise böyle bir arkadaşım yok. Neden bunları yaşadığımı da bilmiyorum. 17 yaşıma girdim, girmemle beraber yalnızlığım da başladı. Sanal arkadaşlıkları daha eğlenceli ve daha değerli benim için. Onlar iyi ki varlar :') Dün gece o kadar güzel mesajlar aldım ki anlatamam. Ama benim bff dediğim, en sadık kaldığım arkadaşım hiç o zahmette bulunmadı. A

#OnlaraSahipÇık

Hepimiz sokağa çıktığımızda en az 1 tane de olsa sokak hayvanlarına rastlarız. Yemek arar, ortalıkta gezer, ısınmak ve barınmak için ellerinden geleni yaparlar. Peki bunların hepsini tek başlarına başarmaları mümkün mü? Bana sorarsanız değil. Çünkü insanlar da birilerine ihtiyaç duyar. Bizim de tek başımıza yapamadığımız şeyler vardır. Yani düşünün, biz tek başımıza zor yaşarken onlar nasıl yapacak? En azından her yerde gördüğümüz birtakım reklamlarda dendiği gibi evimizin önüne bir kap su ve yiyecek koysak onlar için o kadar faydalı olur ki. Yanınıza geldiklerinde okşasanız, sevseniz. Merhamet etseniz. Dokunamıyorsanız bile gülümseyin. Onlar anlar. Kimse size garip bakmaz, çünkü onlar da canlı ve sevgiye ihtiyaçları var. Hadi gelin bir farkındalık yaratıp onlara sahip çıkalım. #OnlaraSahipÇık

Film Önerisi - Mavi En Sıcak Renktir

Şimdi düşünüyorum: "Ben bu filmi spoiler vermeden nasıl yorumlayacağım?" diye. Gerçekten spoiler vermeden konuşmak zor olacak ama izlemeyenler için spoiler vermemeye dikkat edeceğim. Öncelikle filmde biseksüel ve lezbiyen (anladığım kadarıyla) bir çift yer alıyor. Diğer romantik filmlerdeki gibi karşılaşıp ileriki zamanlarda konuşmaya başlıyorlar, birbirlerinden etkileniyorlar falan. Konu bakımından gayet güzel buldum. Filmde müstehcen sahneler yer almakta. Homofobik ve müstehcen sahnelerden rahatsız olanların izlemesi gereken tarzda bir film değil yani. Bana nedense Adele karakteri biraz soğuk geldi. Nedenini bilmiyorum, sanırım oyuncunun filme tam olarak kendini vermemesiyle alakalı. Emma karakteri çok daha hoşuma gitti diyebilirim. İkisinin birbirini tamamlaması, filme ayrı bir güzellik katmış. Film muhteşemdi denebilir. İzlemenizi öneririm. (Hatta video editi yapmayı öğrenip bu filmle ilgili edit yapmayı düşünüyorum.)      

Alişan ve O İğrenç Röportajı

Bu başlığı atmamın sebebi aslında çoğunuzun bildiği bir şey. Fakat yine de ben yapmış olduğum araştırma ve gözlemlerimi sizlerle paylaşmak istiyorum. Öncelikle şu başlığa dikkat çekmek isterim: "ERKEK ÇOCUĞU BULANA KADAR DEVAM EDECEĞİM" Alişan, erkek çocuğu doğana kadar gerekirse dört beş çocuk yapacağını söylüyor. Her ne kadar ailesinde erkek çocuğu özlemi olduğunu iddia etse de, kendi içinde bir yerlerde erkek çocuğu hayranlığı olduğu açık. Öyle olmasaydı en azından "erkek olmasa da sağlıklı olsun" lafını duymamız yeterli olurdu diye düşünüyorum. Fakat bunun yanı sıra bir de şunları söylüyor: " Eda Hanımın beni etkileyen yönü, aile yapımız benzer. Bir de Esra Erol’un kız kardeşi olmasına rağmen basında hiç yer almamıştı. Bu benim için önemli. Kendisi temiz, ailesi temiz. " Burada şu cümleye odaklanmanızı istiyorum. Kendisi temiz, ailesi temiz. Bunun nedeni ne olabilir? Kendi ağzıyla söylediği gibi, basında yer almamış olması. Yani hakkında bir haber

İlk Dost Kazığı Deneyimim

Bugün sizlere daha özel bir şey anlatmak istedim. Hep genel konuşmak biraz sıkar diye düşündüm. Ben ilk dost kazığımı 8.sınıfın yaz tatilinde, yani liseye yeni geçtiğim dönemde yaşadım. Bir kız vardı. Onu çok sevdim, böyle her şeyinde yanında oldum falan. Omzumda ağladı, gözlerinin içine baktığımda gülümsediğimi hissettim. Kendi ağzıyla diyordu, "Her kötü anımda yanımda" diye. Sonra ne mi oldu? Mesajlarıma cevap vermedi. Attım, attım, attım yine aynı şey oldu. Sonra canıma tak etti ve neden mesajlarıma cevap vermediğini sordum. Aldığım cevap o kadar yaralayıcı bir etkideydi ki, hâlâ unutamıyorum. "Çünkü senden soğudum." Ben o gün öğrendim ki, kimse için değmiyor. Gerçekten berbat bir dönem geçirdim. Liseye kimse güvenemeyeceğimi anlayarak başladım ve hâlâ güvendiğim bir arkadaşım yok. Atlatamadım, bu deneyim nedense atlatılacak kadar hafif gelmedi bana. Sonra ne mi oldu? Yolda karşılaştık. Yanımdan geçerken bana "Merhaba" dedi. Ben hiç umursamadım. Ç

Siz Sordunuz Ben Cevapladım

Soru 1: Gerçek hayatında nefret ettiğin insan stili ve davranışları senin için hangi anlamı taşıyorlar? Cevap: Gerçek hayatımda nefret ettiğim insan stili ve davranışı hiç kuşkusuz, bir şey bilmediği hâlde her konuda kendini kabul ettirmeye çalışanlar. Ve bana göre, bunu yaparak kendilerini gülünç duruma düşürüyorlar. Soru 2: Kendini nasıl tanımlarsın? Cevap: Şimdi şöyle ki, kendimi tanımlarken söyleyeceğim ilk şey yalnızım. Gerçekten öyle. Evet, sosyal medyada ve kendi arkadaşlarım arasında beni sevenler vardır elbet ama bu yalnızlık hissim hiç geçmiyor. Daha sonra, istediğim tek şey adalet. Ya da şöyle kısalaştıralım: Ülkesinde adalet istediği için hedefi avukat olan yalnız kız. Beni en iyi tanımlayan cümle bu sanırım. Soru 3: En sevdiğin renk? Cevap: Siyah. Soru 4: En sevdiğin yiyecek? Cevap: Et sanırım. Soru 5: En sevdiğin ünlü? Cevap: Justin Bieber. Soru 6: En sevdiğin masal? Cevap: Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler. Ama maalesef ki içinde desteklemediğim cinsiyetçi objele

#TacizeHayır

Günümüzde taciz olaylarına sıkça rastlarız. Evet, maalesef ki son zamanlarda bu ifade normal bir şeymiş gibi dile getirilebiliyor. Üstelik sadece rastlamakla kalmayıp, bunu birebir yaşayanlarımız da var. O kadar fazla yaşanmaya başladı ki, aramızda tacize uğramayanların sayısı çok az. İnsanlar (insan demek ne kadar doğrudur bilinmez) en ufak şeyleri bahane ederek tahrik olduklarını söylüyorlar. Bu bir bahane olamaz tabii ki. Birçok çocuk, kadın, erkek bu durumla karşılaşıyor. Gördüğü hâlde buna göz yuman şahıslar da ağzını açıp tek laf etmiyorlar ne yazık ki. Bu tür şeylerde güvencemiz yok. Evet, bunu emin bir şekilde söyleyebilirim. Çünkü "pişmanım" sakızını ağzına yapıştıran pis zihniyetli insan müsveddeleri, ne yapıp edip işin içinden sıyrılıyor. Artık tek başımızayız. Güvencemiz, yardım edenimiz yok. Ve bunun yanında tacizciden çok biz suçluyuz. "Onu giymeseydi." "Düzgün davransaydı." "Bu saatte dışarıda ne işi var?" "Hak etti.&quo

Beynindeki Duvarı Yık

Bir insan düşünün. Giyimi iyi olmayan, ekonomik yönden sıkıntısı olan birini. Ve birini daha düşünün. Bu kişi ise önceki düşündüğümüzün tam zıttı. İnsanlara, "Siz hangisi olmak istersiniz?" diye sorsak; hiç kuşkusuz ikinci seçeneği ister. Para, güzel kıyafetler falan. Peki, karar verirken hiç düşündünüz mü? İlk seçeneğimizdeki şahıs, çok iyi kalpli bir aileye sahip diyelim. Aralarında hiç sorun yaşanmıyor, yaşansa da hemen unutuluyor diyelim. İkincinin ise çok sorunlu bir ailesi var. Her gün kavga, şiddet, baskı gibi şeyler yaşanıyor. Bunların yanı sıra iş olanaklarına bakalım. İlki, yakın bir akrabası sayesinde bir iş bulup para kazanmaya başladı ve işinden çok memnun. Diğeri ise batıyor. Farz edelim ki, işe giderken mutsuz oluyor. İşinde yaşadığı streslerden dolayı da ailesiyle mutlu bir yaşam süremiyor. Şimdi tekrar soruyorum: Siz hangisi olmak istersiniz? Şöyle bir düşündüğümüzde görünümümüz iyi olmayabilir fakat mutlu olmak her şeye değer değil mi? Beynimizde sürekli

Gönül Aynana Bak

İnsanlar görünüş ve fikir yönüyle birbirinden oldukça farklıdır. Kimileri kendi hayatını düşünürken, kimileri de başkaları için uğraşır. Ya da kimileri uzun boyluyken kimileri de kısadır. Bunlar oldukça doğal şeylerdir. Fakat şöyle bir şey var ki: İnsanlar kendilerinden farklı kişileri yargılamaya bayılıyor. Bir insan bizden farklı olabilir, bu çok doğal. Ama ne yazık ki bunu çirkin, pis ya da daha kötü sıfatlarla berbat hale getirenler var. Hayır, hiçbir insan çirkin değil. Hiçbir insana kendini kötü hissettiremezsiniz. Böyle bir hakka sahip şahıs yok, olamaz da. Çünkü insanlar iyi hissetmeyi hak eder. Sen zayıf olabilirsin, karşındaki biraz daha kiloludur. Bu senin onunla alay etmeni gerektirmez. Sana ne! Bir insan kiloluysa, kısaysa, sivilcesi çoksa sana ne! İnsanların kendi hayatıyla ilgilenmesi bu kadar mı rahatsız ediyor seni? Kimsenin, bu güzel insanlarla dalga geçme gibi bir lüksü yok. Olmayacak da. Sen kendi gönül aynana bakacaksın. İnsanın huylarıyla ilgileneceksin. Hep

#AşkınRengiOlmaz .

Kimseye öğretemedik, aşkın rengi olmaz diye. Ya da şöyle diyelim: Kabul ettiremedik. Kimse zorundaymış gibi hissettiğini yaşamaya mecbur değil. Kimse istemediğini giymeye, istemediği kişiye aşık olmaya, istemediği şeyleri yapmaya mecbur tutulamaz. Herkes hissetmek istediği gibi hissetmeli, olmak istediği gibi olmalı, yaşamak istediği gibi yaşamalı. Ama yok, herkes kabullenemiyor işte. İnsanlar ne yapsa birilerinin hoşuna gitmiyor, illa bir engel koyuyorlar. Yani demek istediğim, nefes aldırmıyorlar. Eşcinsel olmak hastalık değil, sonradan özenilen bir şey değil, tedavisi de yok. Herkes bir bahaneyi diline yapıştırmış, etrafta konuşuyor. Sizler gibi onların da özgürce aşık olmaya hakları var. Aşık olmak, tedaviyle yok edilemez. Hadi bir düşünelim: Sokakta gezerken bir anda bize şiddet uyguladıklarını. Homoseksüeller de sizlere böyle davransa hoşunuza gider miydi? Sorun kendinize: "Biz bu kadar eziyet çektiriyoruz da, onlar neden sessiz kalıyor? Salak mı onlar?" Hayır, sal

Şiddete Hayır!

İnsanlar gün geçtikçe şiddete uğramaya devam ediyor. Hatta şiddete uğrayanların sayısı gün geçtikçe artıyor da diyebiliriz. "Hiç şiddet görmedim," diyen bir insan bile en azından hayatında sıkça baskıya maruz kalmıştır. Şiddete uğrayan birçok insan ne yapacağını bilemiyor. Özellikle son zamanlarda kadınların şiddete maruz kaldığını görüyoruz. Her gün, her saat kadınların şiddete uğradığı anları okuyoruz istemeden de olsa. Peki buna sebep olan ne? Güçsüz görünebilir bir kadın, fakat değildir. Sessiz de görünebilir, fakat kadın sessiz de değildir Bunlar sadece bahane. Hiç kimse elle tutulur, düzgün bir neden bulamaz. Çünkü şiddet uygulamak, bir kanıtın gösterisi olamaz. Durun artık! Hiç kimsenin canını yakmaya hakkınız yok. Bana ulaşabileceğiniz yerler; Twitter: avukatadayi_ Instagram: aybkeonr